Mimaride Etik, Söyleşi
Fenerbahçe Üniversitesi mimarlık öğrencisi Işıl İlze, kurucumuz Ezgi Kalender ile mimaride etik üzerine bir röportaj gerçekleştirdi.
1- Bir mimarlık uygulamasının etik yönden değerlendirilmesinin kriterleri ve kuralları sizin için nelerdir?
Mimarlık insanların yaşam şekline göre tasarım yapan ve bir başka açıdan da yaşamlarını tasarlayan bir meslek. Mesleğimizi yaparken bunu esas almalıyız. Bugün Türkiye’de, bir yapının yaşam ömrünün 40-50 yıl olduğunu düşünürsek, yaptığımız çalışma üzerine derinlemesine düşünmek ve işin -tasarım ve uygulama dahil- parçası olan tüm bireylerin bu yaklaşımda olması çok önemli. Üstelik ülkemiz bir deprem ülkesi. Projelendirme ve uygulama da hayati önem taşıyor. Biz mimarların proje ve uygulama sürecinin doğal liderleri olması üzerimize düşen sorumluluğu da artırıyor.
Bir mimarlık eserinin etik yönden değerlendirilmesi noktasında ise yapının, çevreye olan etkisi, uyumu, çevresiyle olan ilişkisi, mimarlık-mühendislik norm ve standartlarına, insan ergonomisine uygunluğu, yapının inşa edildiği çevredeki yaşayanlar tarafından kabulü, yapının kent ölçeğinde fonksiyon anlamında hizmet ediyor olması, bir ihtiyacı karşılaması gibi kriterler sayılabilir.
2-Bir mimarın uyması ve kaçınması gereken davranışlar sizin için nelerdir?
Mimar, inşaat sürecinde -tasarım ve uygulama dahil- tüm disiplinlerle çalışan ve yönlendiren kişi olarak, istisnalar dışında ekip lideridir. Özellikle küçük ve orta ölçekli projelerde. Dolayısıyla, bunun bilinciyle çalışma arkadaşlarını doğru yönlendiren ve uyumlu olan bir yapıda olmalı diye düşünüyorum. Aynı zamanda, kendini geliştirmeye çalışmalı. Günün, geleceğin inşaat yapım teknikleri, malzemeler, sistemler vb. konularda takipçi olmalı, araştırmalı. Dürüst ve teknik konularla ilgili standartlara uymalı ve insanları da bu şekilde bilgilendirmelidir. Kaçınması gereken davranışlar ise, kendi projesi olmayan bir projeye imza atmak, imza atarak para kazanmak ilk aklıma gelen şey. Bunun haricinde, mimar doğru bulmadığı işi yapmamalı diye düşünüyorum. Tabii burada mimar derken, mimarlık mesleğini etik çerçevede özümsemiş meslektaşlarımdan bahsediyorum.
3-Deontolojik kodlar başlıklı belgede bir mimarın yükümlülükleri yer alıyor. Genel yükümlülükler başlığı altında dokuz konudan sorumlu olduğumuzu belirtiyor, fakat yedi tanesi mimarların imajını geliştirmek için. Sizce imaj düzeltme fikrine neden gerek duyuldu? Yapılı çevredeki gelişimde tek aktör mimarlar değilken neden tartışmaların odak noktası hep mimarlar oluyor?
Mimar daha öncede değindiğim gibi ekibi yönlendiren, hemen hemen her alanda az da olsa bilgisi olan, olması gereken kişidir. Dolayısıyla, kendisini doğal olarak daha fazla sorumlu hisseder. Ben bu konudan şikayetçi değilim. Mimar, imajını geliştirmek değil de kendini mesleki açıdan, hatta farklı konularda da geliştirmeli. Bunun sonucunda doğal olarak imajı da gelişir diye düşünüyorum.
4- Kültürel ve sembolik referansların uygunluğu etik kavramı ile sizce nasıl ilişkilendirilmedir?
Kültürel ve sembolik referanslar derken, niteliklerinden dolayı korunması gereken yapıları anlıyorum ben. Bu niteliklerin uygun olup olmaması ya da yapının o nitelikleri taşıyıp taşımadığı ülkeyi yöneten kişilerin belirlediği kurallar ile saptanıyor. Yapının hangi tarihte inşa edildiği, kent ve kentli hafızasındaki yeri, belli bir mimari akımı temsil ediyor oluşu gibi unsurlar var. Bu kriterlerin bazıları kurullarca belirleniyor ve kişilerin yorumuna bırakılabiliyor. Kent hafızasında önemli bir yeri olmasına rağmen rant nedeniyle çok değerli yapıların yıkıldığını geçmişte üzülerek gördük.
Öte yandan, tarihi ve korunması gereken yapılar belirlendikten sonra, bu yapılar bilimsel bir şekilde restore edilmeli. Ülkemizde ne yazık ki restorasyon ile ilgili doğru uygulamalar çok az. Bir de bazı yapılar, restorasyon sürecinin uzun prosedürleri, büyük harçlar vs. nedeniyle kaderine terk ediliyor. Bu konuda, devletin teşvik etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ek olarak, geçmişte var olan bir yapıyı aynı yerde taklit ederek yapmanın da doğru olmadığını düşünüyorum. Yapılar, yapıldıkları çağın özelliklerini taşımalı ve çağdaş olmalı.