Barok, Barok Dönemi Mimari Eserleri ve Versay Sarayı
Neden Barok?
Mimari yapılarda görülen gösterişli strüktürler, detaylı biçimler, desenli mermerler, büyük ölçekli freskler, ihtişamlı yüzeyler, ayrıntılı motifler tarihi yapılarda dikkatimi çekmiştir. Her baktığımda ayrı bir detayın gözüme çarpması, fresklerdeki hikâyeleri anlamaya çalışmak, dokularla renklerin zıtlaşarak birbiriyle uyumu ve abartılı bahçe düzenlemelerini incelemek ve araştırmak hoşuma gidiyor.
Barok Nedir?
16. ve 18. Yüzyıllarda gelişen ve müzik, resim, edebiyat, tiyatro, heykeltraş ve mimari alanlarda görülen bir akımdır. Rönesans’tan sonra İtalya’da Roma’da gelişmiş ve Avrupa’nın diğer kalanına yayılmıştır. Barok sözcüğü Portekizce “barocco” sözcüğünden gelmektedir. Tam yuvarlak şekilde durmayan, muntazam olmayan, düzensiz inci anlamındadır. Kelime anlamına bakıldığında bile Barok sanatının; simetrik ve klasik olana karşı çıktığı, mükemmeliyetçiliğe ve kusursuzluğa karşı çıktığı anlaşılmaktadır.
Barok sanatı; doğayı taklit etmek yerine biçimlendirmeyi, durağan nesnelere dinamiklik katmayı, biçimlerin bir kompozisyon içinde erimesini, keskin formların yumuşamasına dikkat çekmektedir. Barok sanatı, günümüzde hala kullanılmaktadır. Artık sadece bir dönemi temsil etmekle kalmayıp; abartılı ve yoğun etki bırakan anlatımdaki her eserde Baroktan terim olarak bahsedilmektedir.
‘İlgi, varlığa değil; olaya bağlanmıştır.’
Barok Dönemi Heykel Sanatı
Heykeller dönemin sanat anlayışına uygun olarak hareketli ve coşkuludur. Işık-gölge etkisiyle jest, mimik ve elbise kıvrımları abartılıdır. Eserlerde genellikle mermer, nadiren tunç ve ahşap kullanılmaktadır. Heyecan, korku, şiddet gibi ifadeler abartılıdır. Barok heykelin en büyük temsilcisi Lorenzo Bernini’dir. Heykeltıraş ve mimar olan sanatçı, heykellerinde insan teninin bütün canlılığını ve sıcaklığını yansıtmaktadır.

Barok Dönemi Resim Sanatı
Barok, resmi iki boyutlu ortama aktarırken ışık-gölge olarak kendini göstermektedir. İdeale karşı ne varsa barok tarzı resimde görülmektedir. Gülen, mutlu ve hüzünlü figürler, kan, vahşet, gözyaşı, kopan kafalar eserlerde karşımıza çıkmaktadır. Figürler sanki çok büyük bir tiyatro salonunda sahnedeymiş gibi abartılı hareketler halindeyken resmedilmiştir.
Zengin tacir sınıfının resim siparişi vermeye başlamasıyla birlikte azizlerin yaşamı, mitolojik hikâyelerin yanına aile tarihlerini anlatan eserler ve toplu portreler de katılmıştır.

Barok Dönemi Mimari
Barok dönemi mimarisi ilk olarak Roma ve çevresinde kendini göstermiştir. Barok döneminde, mimari yapıların coşkusunu yükseltip, insanları daha da etkileyebilmek adına, heykel ve resim gibi diğer tüm sanatlardan da yararlanılmıştır.
Barok, kilise ve saray gibi mekânlarda ön plana çıkmıştır. Çünkü bu tür yerler dini ve otoriter güçlerin güç gösterilerine ev sahipliği yapmıştır. Dini amaçlar etrafında şekillenen barok yapıların iç duvarları ve tavanları İncil’den alıntılar içeren resimlerle süslenmiştir. Bu sayede kilise, Barok mimarisi sayesinde İncil’i okuyamayan insanlara İncil’i anlamalarını sağlamıştır.

Barok Dönemi Mimari Eserler
Gesu Kilisesi: Gesu Kilisesi mimaride Rönesans’tan Barok döneme geçişin sembolü haline gelmiştir. Gesu Kilisesi ilk barok mimari eser olarak kabul edilmektedir. Kilisenin içi; dışıyla tezat oluşturabilecek kadar gösterişli ve karmaşık olarak tasarlanmış, altın kaplamalar, heykel ve resimlerle desteklenmiştir. Çıkıntılı çift ayak uygulaması, eğrisel tarzdaki çizgiler ve yuvarlatılmış köşeler Barok mimari tarzındaki pek çok kiliseye esin kaynağı olmuştur.

Aziz Paul Katedrali: Saint Paul Katedrali, İngiliz Barok mimarisinin en önemli örneklerindendir. Barok mimari tarzı, kuzey Avrupa ülkelerinde daha yavaş geliştiğinden daha az görkemli binalar tasarlandı. Bu nedenle St. Paul Katedrali’nin İtalyan Barok mimari örneklerine göre daha az abartılı tasarlandığı görülmektedir.

Travi Çeşmesi: İsmi genellikle Aşk Çeşmesi olarak bilinir. Barok mimari eserde Hygieia, Demeter ve Poseidon heykelleri kullanılmıştır. Mimarları Nicola Salvi ve Giuseppe Pannini tarafından 1732 yılında yapımına başlanmıştır.

Fransız Baroğunun Son Örneği: VERSAY SARAYI
Versay Sarayı barok mimarisinin en popüler örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Barok döneminde Paris’in kraliyet gücünü temsil eden saray, her prensin örnek aldığı bir yapı olarak göze çarpmaktadır. Barok devri yapıları prenslerin sahip oldukları kudreti gösterirler. Prenslerin bu yüzden malikânelerine verdikleri önem ve onlara harcadıkları para muazzamdır.

Fransız şatosu olarak tasarlanan bu Barok mimari eserin yapımına 1661 yılında başlanmıştır. Fakat değişik zamanlarda ek yapılar ilave edilerek genişletilmiştir. Roma İmparatorluğu’ndan sonra ilk kez bu sarayda büyük ölçüler kullanılmıştır. 2300 odalı sarayın ilginç bir özelliği olarak yapımında tuvalet ve banyo eklenmemiştir. Bunun nedeni o zamanki asilik anlayışında, asilerin istediği yerde gereksinimlerini giderebileceğidir. 1768 yılına kadar saraya tuvalet eklenmemiştir. 1789 yılında Fransız Devrimi’nden sonra tüm sarayda yalnızca 9 tane tuvalet eklenmiş ve bunlar sadece kral ve yakın aile üyelerine aittir.
Versailles sarayının bahçe tarafındaki cephesi Le Vau‘nun son eseridir ve en klasik Fransız mimarisine örnek olmuştur. Mermer avlu çevresinde üç farklı bina grubu vardır. XIV. Louis bu küçük şatoyu muhafaza etmek istediğinden mermer avluya iki kanat ilave ettirmiştir. Binanın merkezini bahçelerin aksına göre ayarlatmıştır. Mimar J.H. Mansart, Le Vau’nun merkezde kalan binasını tamamlama görevini üstüne alınca bahçe tarafında Le Vau tarafından yaptırılmış terası kaldırarak binanın planına birlik kazandırmıştır. Mansart’ın klasik rasyonalizmine göre değişen binada yan kanatlar inşa edilmiştir.

İç mekân dış cepheden daha başarılıdır. Sarayın içindeki tören odaları uzun bir aks üstüne dizilmiş olup birbirlerine açılmaktadır. Bütün saray kralın yatağı, odası ve dairesi etrafında düzenlenmiştir. Hanedan prenslerinin, saraylıların daireleri, bakanların büroları, kabul, eğlence, tapınma ve gezinti yerleri kesin bir plan ve perspektif kombinasyonu içerisinde düzenlenmiştir. Sarayın en önemli yerlerinden ikisi Aynalar Galerisi ve Şapeldir.

Aynalı Salon
Aynalı Salon sarayın en batısında bahçelere bakan uzun bir galeridir. Salon, 1678-1681 yılları arasında Le Vau’nun kral ve kraliçe süitleri arasına inşa edilmiş bir teras yerine inşa edilmiştir. Salon mermerle kaplanmıştır ve korint düzeninin değiştirilmiş bir versiyonunda dekore edilmiştir. 578 ayna, 17 pencereye bakmakta ve bunların sağladığı ışığı yansıtmaktadır. Le Brun tarafından boyanmış olan tavan freski 17’si Hollandalılara karşı askeri zaferler olan 30 sahnede Louis XIV’in saltanatının ilk 18 yılını süslemektedir.
Kraliyet Şapeli
Versay Kraliyet Şapeli kuzey kanadının güney ucunda yer almaktadır. Bina 40 metre yüksekliğinde ve 42 metre uzunluğunda ve 24 metre genişliğindedir. Geleneksel, Gotik kraliyet Fransız kilise mimarisini Versailles’in Fransız Barok tarzıyla birleştiren, yarım daire biçimli bir apsisli dikdörtgen şeklindedir. Şapelin tavanı, Antoine Coypel, Charles de La Fosse ve Jean Jouvenet tarafından üç freske bölünmüş, kesintisiz bir tonozdan oluşmaktadır. Fresklerin altındaki motif paleti, Louis IX’un işlerini yüceltmektedir.
David, Constantine, Charlemagne ve Louis IX, fleur de lis ve Louis XIV’in monogramı resimlerini içerir.
Sarayın diğer bölümleri;
Sarayın Bahçesi
Versay Sarayı Mobilya ve Süsleme Detayları
Kapılara arabesk oymalar yapılmış, tavanlar çoğunlukla ceviz ağacı ile kaplanmıştır. Mobilya genellikle ağaç malzemedendir. Yatak tavanları sarmal ve tespit ayaklı sütunlar üzerine yerleştirilmiştir. Dolaplar, motiflerle süslü çekmecelere bölünmüştür. Bu dönemde kabine ve konsollar ilgi gören mobilya türlerindendir. İlk olarak elbise asılabilen dolaba da bu dönemde rastlanmaktadır.
Oturma mobilyasındaki ayakların kavisli, arkalıkların yanlarda düz, üstte çoğunlukla simetrik taçlı, köşelerinin yuvarlak oluşudur. Ayakların üst kısmı kabartma yaprak oymalıdır. Kayıtların oymasında bazen simetri görülmemektedir. Arkalıkları yuvarlak okuma koltukları yaygındır. Yüksek arkalıklı koltuklar, kolçaksız sandalyeler ve tabureler bu dönemde yaygınlaşmıştır. En çok kullanılan ağaç türleri ceviz ve meşedir.
Barok Dönemi Sonu
Klasik dönemle başlayıp Rönesans ve Gotik gibi üsluplarla dünyayı şekillendirmeye devam eden batının büyük sanat akımları Barok ve Rokoko ile son bulmuştur. Fransız Devrimi’nin getirdiği özgürlük hareketi, sanayilerin gelişmesiyle tarıma dayalı ekonomilerin gerilemesi ya da dünyanın daha modern ve akılcı hale gelmesi Barok ve Rokoko sanat akımlarının son bulmasındaki nedenlerden bazılarıdır. Ek olarak, Dünya’nın o dönemde giderek daha küresel hale gelmesiyle mühendislik bilimi sayesinde çok daha akılcı çözümlerle tasarlanan tren hatları ve köprüler mimarlık alanını da etkiliyordu. O yenidünyada insanlar artık yapılarını nasıl bir üslupla tasarlamaları gerektiğini pek düşünmüyorlardı. Ayrıca demir-çelik gibi malzemelerin inşaat sektöründe kullanılmaya başlaması ile dekorasyon kadar fonksiyon da ön plana çıkmaktaydı.
Neticede tüm bu gelişmeler ve yenilikler büyük hareketler çağının kapanmasına neden olmuştur.
Kaynakça:
https://archeetect.com/baroque-architectural-style/
https://www.arthipo.com/artblog/sanat-tarihi/barok-mimarisi-mimarlik.html
https://archi101.com/donemler/barok-donemi-mimarisi/
https://mimariterim.com/barok-mimari/
https://siyaksibak.com/barok-mimarisi-nedir-ozellikleri-tarihi/
https://birsanatbirkitap.com/sanat/sanat-tarihi/barok-sanati-ve-ozellikleri/
https://en.chateauversailles.fr/
https://cienciessocialsenxarxa.sapiens.cat/category/historia-de-lart/